1 Ekim 2008 Çarşamba

3. Takvim Eşliğinde Olayların Özeti




Takvim: Ağustos ve Eylül 2005

&1-- 22/09/2005 tarih öncesi gelişmelerle ilgili:

08/08/2005 tarihinde eşim yurt dışında ağır beyin kanaması geçirdi. 17 günlük yabancı doktorların müdahalesinden sonra 23/08/2005 tarihinde Ege Üniversite Hastanesine yatışı yapıldı. Bu esnada 15,22,23,24,26,29 ve 31 Ağustos tarihlerinde Ortalama yükseltme ve Sorumluluk sınavlarında verilen görevimi yeterince mazeretim olduğu halde tamamladım. Durumumu çoğu öğretmen arkadaşlarım, idareciler dahil biliyorlardı. 26 Ağustosta eşimin tedavisi evimize alındıktan sonra doktorların talimatları doğrultusunda gece gündüz demeden eşime hizmet vermek zorundaydım. Biz hayat mücadelesi verirken 06/09/2005 tarihinde Kurul toplantısına, haberim olmadığından dolayı ve eşimin ağır hastalık durumundan dolayı katılamadım. Saat 9-9:30 sularında okuldan (Bölüm şefi) telefonla:”Hocam Kurul toplantısı var…” dendiğinde, “Haberim yoktu. Hemen giyinip geliyorum” dedim. Normalde: “Eşim ağır Beyin kanaması geçirdi, kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyor, onun için refakat etmek durumundayım, maalesef toplantıya gelemiyorum.” Cevabını verebilirdim. Mazeretimi öne sürmeyerek giyinip kuşandıktan sonra hemen okula gittim. Toplantı kısa sürdüğü için henüz bitmişti. Bölüm şefinden, okula geldiğimi ve mazeretimi idareye bildireceği sözünü aldıktan sonra hasta eşimin yanına döndüm.
Hiçbir kasıt ve suç unsuru olmayan bu olay büyütülerek, Okul Müdürünün bir hafta sonra 28.09.2005 tarihinde yazdığı Şikayet yazısında: …kendisine duyurulduğu halde 06/09/2005 günü saat 10.00 daki sene başı öğretmenler kurulu toplantısına yalnız …NM… gelmemiştir ve bir mazerette bildirmemiştir.” ibaresi
yer almasıyla bulaşıcı hastalık gibi tüm teklifleri ve daha sonraki alınan kararları etkilemiştir.
Şahsıma verilen sınav görevi gereği 23, 24, 26, 29 ve 31 Ağustos 2005 tarihlerinde sınav görevim olduğu günlerde Okulda görüştüğüm herkes acımı paylaştı. 06/09/2005 tarihinde toplantıya katılamamamın sebepleri İdareciler tarafından bilindiği halde 21/09/2005 tarihli “Kişiye Özel” (EK 27) yazıyla 1/30 Oranında Maaş Kesim Cezası veriliyor. Benzeri durumlarda Yasalarca:”Savunma alınmadan ceza verilemez” hükmüne uyulmamıştır. Yazının içeriğine bakıldığında, neye dayanarak bu cezanın verildiğini anlamak mümkün değildir.

&2-- 22/09/2005 tarihinde gelişmelerle ilgili:

Eğitim-öğretim yılı 12/09/2005 tarihinde açılmıştı. 21/09/2005 günü 22/09/2005 güne bağlayan gece ağır hasta eşime refakat ederek hiç uyumadım. 22/09/2005 Perşembe sabahı Okuldan (………….) telefonda:”Hocam bugün Atölye dersiniz var…” dendiğinde:”Çarşamba günleri benim dersim yok” der demez hatamı anladım (Perşembe günü olduğunu) ve hemen giyinip okula gittim. Öğrencilerin başında öğretmen olduğunu bildiğim için (öğrenci grubuna iki öğretmen bakıyorduk) Müdürlüğün önünde sıraya geçtim. Sıra bana geldiğinde eşimin durumunu ve sıkıntıdan günleri karıştırdığımı anlattıktan sonra, saatin 10 civarında olmasına rağmen yarım gün (öğleye kadar) mazeret izin dilekçesi (EK 29)doldurmam istendi. Mazeret izin dilekçem onaylandıktan sonra Atölyeme gidip mesai bitimine kadar öğrencilerimle ilgilendim.
Müdürlükte sırada beklerken elime, Okul Müdürü’nün yönetim aracı olarak çok sık kullandığı o meşhur “sarı zarf” lardan bir tanesi elime verildi. Atölyede zarfı açıp okuduğumda, 1/30 oranında maaş kesim cezası verildiğini, fakat niçin verildiğini anlamak mümkün değildi. Eğer 06/09/2006 tarihinde Kurul toplantısına katılamam neden gösterilse dahi (yazıda bu tarihten söz edilmiyor), savunmam alınmadan bu cezanın verilmesi Hukuka aykırı bir işlem sayılır (EK 27 (21/09/2006)). Zaten derdim başımdan aşmış haldeyken, birde Okul Müdürünü “memnun etmek” için itirazda bulunmadım ve 50 ytl civarında bu parayı muhasebeye giderek elden ödedim.

Çok sonradan (08/05/2007) öğrendiğime göre aynı gün Bölümde bazı yalakalara talimat verilerek hakkımda “Tutanak” (EK 28)düzenleniyor. 36 yıllık meslek hayatımda hakkımda düzenlenen ilk ve son tutanak, o da sahte. Hiçbir resmiyeti ve geçerliliği olmayan, olay hakkında yanlış bilgi içeren bir tutanak. Böyle olmasına rağmen tüm yazışmalarda ve kararlarda ön planda gösterilen bir tutanak?! İçeriğini yukarıda verilen bilgilerle karşılaştırıldığında ne kadar anlamsız olduğu ancak anlaşılabilir.

Durum böyle iken Okul Müdürü neden sinirlenerek o gün, hakkımda Şikayet Dilekçesi yazmaya karar veriyor? Bunun tek sebebi, geçmişe dayalıdır. “Büyük Müdür” imajını zedelediğimi düşündüğü ve benden intikam alma gayretini sürdürmek ve mümkünse sonuçlandırmak olduğu anlaşılıyor. Bir yere kadar muvaffak ta oldu. Halbuki aramızda hiçbir somut ve önemli fiziki vukuat olmamıştır.

Bir tarafta: 8 (sekiz) yıl süren bir “dava” ve Okulu “aşiret” yöntemleriyle yöneten, Çağdaş yönetim ilkelerinden haberi olmayan "cahil" ve beceriksiz" bir Okul Müdürü var.
Diğer tarafta:
1. İki ağır kalp ameliyatı geçirmiş, kalp v.s. hastası, ağır Beyin kanaması geçirmiş ve doktorların: “Tekrarlarsa ölebilir” dedikleri eşi olan, 36 yıl Eğitim sektöründe çalışmış ve Sicil notları: "Çok iyi dereceye sahip" bir öğretmen var.
2. Belge olarak: 22/09/2005 günü, yarım gün için onaylı bir Mazeret İzin Dilekçesi (EK 29)var.
3. İkinci belge:Resmiyeti olmayan, gereksiz ve yanlış tespitli bir "Tutanak" (EK 28) var.

Hiçbir kasıt ve suç unsuru olmayan bu olay büyütülerek, Okul Müdürünün 28/09/2005 tarihli Şikayet yazısında: “ 22/09/2005 günü dersi olduğu halde okula gelmemiştir ve atölye öğretmenleri rapor tutmuş…” deniyor. Bu temelinde yanlış ve doğruları aksettirmeyen ifade, tüm resmi belgelerde, raporlarda ve kararlarda yer almasıyla tüm teklifleri ve alınan kararları etkilemiştir. Bu ve buna benzer ifadeler, silsile yolunda hiçbir yetkilinin dikkatini çekmemesi inanılır gibi değil. Asıl kasıt burada var. Gerçekleri saptırmak da buna denir.

&3-- 28/09/2005 tarihinde yazılan Şikayet yazısı ile ilgili:

Geçen altı gün içinde yazı yazılıyor ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne (Soruşturma hizmetleri bölümü) gönderiliyor. Yazının içeriğine, altları kalemle çizilmiş ve önemli sayılan kısımlarına bakıldığında: (EK 30)

1. “Öğrencilerle ilgilenmemekte ve görevini de tam olarak yapmamaktadır. Hiçbir uyarıya bakmamakta ve mesai arkadaşlarıyla da konuşmamaktadır.” ibaresine:
Soruşturma Raporu: “Mesai arkadaşları ile konuşmadığı; İddiasının kesinlik kazanmadığı ve sübut bulmadığı; iddiaya ilişkin herhangi bir işlem tayinine gerek bulunmadığının”.

2. "…kendisine duyurulduğu halde 06/09/2005 günü saat 10.00 daki sene başı öğretmenler kurulu toplantısına yalnız …(NM)….. gelmemiştir ve bir mazerette bildirmemiştir.” ibaresine:
Soruşturma Raporu: “İddiaya ilişkin herhangi bir işlem tayinine gerek bulunmadığının;”

3.“22/09/2005 günü dersi olduğu halde okula gelmemiştir ve atölye öğretmenleri rapor tutmuş…” ibaresine:
Soruşturma Raporu: “…aynı tarihte yarım gün izinli sayıldığı; böylece görevine gelmediği yarım gün izinli sayıldığından dolayı, iddiaya ilişkin herhangi bir işlem tayinine gerek bulunmadığının; uygun olacağı.”

Şikayet yazısındaki iddiaları Müfettişin inceleme sonuçları ile karşılaştırıldığında Soruşturma açılmasına hiçbir neden kalmadığı ortadadır.

Buna rağmen Müfettiş, “Öğrencilerle ilgilenmediği” iddiasına ağırlık vererek, Öğretmen … “NM”… 16 yıl görev yaptığı okuldan başka bir okula “sürgün” edilmesi yönünde gayret göstermiştir. Anlam olarak geniş kapsamlı ve hiçbir belge ile desteklenmeyen, kanıtı olmayan, tamamen soyut bir iddia. İddia, suç unsuru olarak ortaya konması için teferruatlı inceleme yapılması ve belgelerle desteklenmesi gerekirdi.

Soruşturmanın en vahim tarafı, Müfettişin: raporda derslerine girdiğim Öğrencilerimin “olumlu” ifadelerine bilerek yer vermemesi ve derslerine hiç girmediğim Öğrencilerin “olumsuz” ifadelerinin alınmasını sağlaması ve raporda tümünün ifadelerine yer vermesidir.

&4-- 03/10/2005 tarihinde soruşturmacı istenmesi ile ilgili:

İlçe MEM çarkın dönmesini engelleyebilirdi amma yapmadı. Taraf olarak beni dinlemeyi tercih etselerdi çark ancak buraya kadar dönebilirdi, çünkü konular hakkında ilgilileri çok daha fazlası ile bilgilendirebilirdim. İl MEM’den yazı ile soruşturmacı istenmesi tercih edildi ve bugünlere kadar gelindi. 2. Sicil Amirliğim olan İlçe MEM Okul Müdürünün Şikayet yazısını incelenmeden, yazının ve eklerin içerdikleri verilerin ne kadar doğru olup olmadıklarının tespiti yapılmadan (“Aracı Kurum”) İl MEM’ ne gönderilmişler. (EK 31)

&5-- 11/11/2005 tarihinde İnceleme/Soruşturmanın başlatılması ile ilgili: (EK 32)

İl MEM Okul Müdürünün Şikayet yazısı üzerinde çalışma yaparak, sadece iddiaları belirleyip yazı ile Valilik Makamından soruşturmacı olarak …CK’nın Onaylanması isteniyor. Böylelikle, Valilik Makamının OLUR’u ile İnceleme-Soruşturma başlatılmış oldu.

Soruyorum: Valilik Makamı iddiaların durumu böyle olduğunu bilseydi, Soruşturma açılmasına izin verirmiydi?

Şikayet yazısının ek’inde sunulan belgelerin çokluğu ve içerdikleri verilerin 100 % doğru oldukları kabul edilerek OLUR teklifi yapılmıştır ve OLUR verilmiştir. Teferruatlı incelenmesi gereken belgeler 29 adettir. Bunların 18 i geçmiş döneme (28/02/2001-19/04/2002) ait (EK 1 den EK 18 dahil) ve 11 i son döneme (29/04/2005-22/09/2005) ait. (EK 19 dan EK 29 dahil)

Bu belgelerin tümü “Belgeler konuşuyor.blogspot.com” da sunulmuştur.
İbretlik bir “Dava” olduğunu ancak bu belgeleri inceleyenler görebilirler.Şikayet yazısının ek’inde sunulan belgeler (Ek: dosya25 sy.), benim “Belgeler Konuşuyor” adresli Blog’umda sunduğum belgelerin bir kısmından ibarettir.

Bu belgelerin şu ana kadar yeterince incelenmemeleri beni en çok üzen bir durum zaten.

25/11/2005 tarihinde Müfettişin huzuruna çağrıldığımda: “Bu konu, sadece bu sorularla (6 adet iddia) aydınlatılması mümkün olamaz. Daha kapsamlı olması gerek” dediğimde, Müfettişin cevabı:
” Ben bu altı soruyu sormakla yükümlüyüm, siz ise bunlara cevap vermekle yükümlüsünüz. Bunların dışına çıkmamız mümkün değil” dediğinde yelkenlerim suya düşmüştü. Umduğumu bulamadığımı anladım. Soruşturma Raporu elime geçtiğinde (08/05/2006) anlaşıldı ki, altı iddianın çok daha fazlasıyla dışına çıkarak, 2001-2005 yıllarını kapsayan tek taraflı sunulan belgeleri sadece “teşhir” ederek, 50 sayfalık Rapor hazırlamış bay Müfettiş?!
Şikayet yazısının Ek'inde sunulan belgelerin, ne içeriğine, ne de doğruluk payına bakılmamış.
Eğer Müfettiş gereken incelemeyi yapsaydı, "yukarıdan" verilen emir doğrultusunda teklif getirmesi mümkün olamazdı diye düşünüyorum...